Kadın Ne İster?

Kitap Adı: Kadınsı ve Kadınlık

Yazar: Monique Cournut-Janin

Çevirmen:  Özge Soysal , Murat Erşen

Yayınevi: Bağlam Yayıncılık

İlk Baskı Yılı: 2012

 

“Kadın” kelimesi köken olarak,  şimdilerde antik bir dil olan Soğdakça’dan  gelmektedir. Soğdakça xwaten kelimesi evrilerek hatun/kadın kelimesine dönüşmüştür.  XWA kendi, TAW ise güç, güçlü anlamına gelmektedir; dolayısıyla kadın kendi güçlü, gücü kendinde olan anlamını taşımaktadır. Kökeni bu anlamı taşısa da tarihsel süreçte  ensest yasağı ile kadın; nesne haline getirilmeye çalışılmış, ötekileştirilmiş ve kadınlığa dair çeşitli atıflar yapılmıştır. Bilinmeyen, gizemli olan dolayısıyla da anlaşılamayan kadından duyulan korku ile kadın şeytan, cadı gibi ifadelerle etiketlenmiş ya da annelik üzerinden gidilerek kutsallık atfedilmiştir. Aslında korkutucu olan kadınlığın yüceltilerek ya da değersizleştirerek bir uçtan diğer uca savurulmasıdır. Freud 1926’da kadın ruhsal cinselliğinin (Ruhsal cinsellik Cournut-Janin’in metinlerinde rastlanan bir kavramdır) anlaşılmasının zor olduğunu düşünmüş ve yetişkin bir kadının cinsel yaşamını ‘karanlık kıta’ya benzetmiştir.

Freud’un kadınlıkla ilgili çalışmalarının nasıl okunması gerektiği üzerine çalışan Monique Cournut-Janin Fransız bir psikanalisttir. 1998 yılında yazdığı “Kadınsı ve Kadınlık” kitabında kadınlıkla ilgili psikanalitik kuramları gözden geçirerek kendi görüşlerini öne sürmüştür. Janin bu kitabından kadın ruhsal cinselliği, krizler, ilk ruj ya da ergen kızın ebeveynlerinde kadınlık korkusu, kadınsı eşcinsellik, dişil narsis gibi konuları ele alarak kutsal olanla şeytani olanı birleştirebilmemizi  yani kadınlığı, kadınsılığı anlayabilmemizi sağlamaktadir. Metnin bundan sonraki kısmında “Kadınsı ve Kadınlık” kitabının bölümleri, bu bölümlerde öne çıkan pasajlar ele alınacaktır.

Yazar kitabının ilk bölümünde kadın ruhsal cinselliğinin yazgısını anlatıyor. Bu karmaşık sürecin birçok etkeni olduğunu bu süreçte anne-baba-çocuk ilişkisinin önemine şu sözlerle dikkat çekiyor:

“...Kadının ruhsal cinsel yazgısı,annesinin bakışıyla babanın ve sonra da aşığın bakışı arasındaki karmaşık oyundaki -en azından- iki düzlem üzerinde oynanabilir:Annede olduğu gibi annesel düzlem ve daima az çok kadınlık örtüsü altındaki kadınsı düzlem.Kadınlık, erkekle, babayla,oğlanla sürdürülen ilişkinin onlarda kastrasyon kaygısını tetikleme tehlikesi yaratmaması için fallik düzendedir ve bilinçdışı olarak kurulur. Aslında Freud şunu farkeder. Erkek tarafından tanınmak ve onun aşkını kabul etmek, kadını fazlaca anaç bir bağdan bağışık tutan hatta kurtaran şeydir.(s:19)”

 

Herkes anne-babaya sahiptir ve herkeste erkeklik-kadınlığa dair doneler de vardır; ama kadınlığı/kadınsılığı kabul etmek zordur;

Janin, Freud’un 1937 yılında yazdığı “Sonlanan ve sonlanmayan analiz” makalesi üzerine de şu sözleri söylemiştir:

 

“...Freud bize analiste fazlasıyla iş açan iki temanın kadın için penis kıskançlığı,erkek içinse kendi duruşuna karşı başkaldırı yani bir  başka erkeğe yönelik edilgen tavır olduğunu söyler.”

“O halde iki cinsiyette de sözkonusu  olan kadınlığın reddidir.Neden? (s:39)”

“...Küçük kız çocuğunun Oedipus öncesi döneminin içine girişimiz bizi şaşırtır,der bize,bir başka alanda Yunanlılarda minos-miken medeniyetinin keşfedilmesi gibi.”(S:42)”

 

Kitabın “Anne Kız İşbirliği Gizlice Kadınsı, Diğeri ise Bütünüyle Fallik” bölümünde ise şu sözler dikkat çekmektedir:

Burada söz konusu olan, tam da mümkünatının koşulu olan bir aldatmaca üzerinden kurulan bir suç ortaklığıdır. Bu, annenin kızına öğrettiği bir süslenme oyunudur:Güzel elbise ve güzel saç tuvaleti, olma ve görünme tarzı ve de “bir erkek çocuğu gibi” kız çocuğu (olma) olma oyunu. Böylece cinsel organ bir kez daha dışarıda bırakılarak, erotik olarak yatırım yapılmış, bir suç ortaklığı sahneye konur.O halde kadınsı bilinmeyen, söylenmeyen olarak iletilir; kız çocuk annesinden kendisini kadınsı (kadınlık ama kadınsı da) olarak sevmeyi öğrenir. (Sayfa:108)

Yukarıdaki bölümde kızına kadınsılığı aktaran annenin bir sonraki bölümde ise babaya kızıyla  oynadığı oyunla ilgili şu mesajı vermektedir:

“Kızın artık büyüdü.”

Biraz daha yakından bakıldığında burada söz konusu olan kız çocuğunun gelecekteki kadınsı ve annelik rolünü keşfetmesidir. Aynı zamanda hem babaya benzersiz bir yakınlaşma, hem de bir mesafe alma söz konusudur:

 

“Bir kadın oluyorsun, o halde artık eskisi gibi babanla, erkek kardeşlerinle oynayamazsın.” Hem vaat hem de yasak kabilinde belirsiz bir tür mesaj... (Sayfa:111)”

“...Kadınlığın aktarılabilmesi, yatırım yapılıp, içe yansıtılabilmesi anneyle, annenin yol açtığı bir özdeşim oyunu içinde gerçekleşir (Sayfa:124).”

 

Annenin mesajları devam ediyor: “Kendine yönel! (erkeği) İğdiş etme!”

 

“ (dolayısıyla) Kadının narsisizmi onu tamamen örten bir narsisizmdir; erkeğin narsisizmiyse her zaman en kuvvetli biçimde yatırım yapılmış olarak penis-fallus etrafinda odaklanmıştır. (Sayfa:164)”

“Kendinin farkına var;direnebilirsin istersen işbirliği yaparsın. Karar senin: İki buçuk yaşındaki ,konuşması henüz belirginleşmemiş küçük kız çocuğu “direnir.” Hemen her şeye hayır der ve daha sonra bazı anlarda itaatkar bir zevk tonuyla evet gelir…

“Direnir...Ve işbirliği yapar.(Sayfa:258)”

 

Psk. Nuriye Ülkgün

 

 

**Bağlam yayınlarından çıkan kitabın çevirisi Özge Soysal ve Murat Erşen  tarafından yapılmış. Çevirisi diğer psikanalitik metinlere göre sade ve anlaşılır. Kitap içerisinde geçen vaka örnekleri anlaşılmasını kolaylaştırmaktadır. Temel psikanaliz bilgisi bu kitabın okunması ve anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.



kadin-ne-ister---eskisehir-gordion-psikolojik-danismanlik-merkezi