Obsesyon; kişide yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa neden olan, kişinin zihninden uzaklaştırmakta zorluk yaşadığı tekrarlayıcı düşüncelerdir. Kişi obsesyonlarının mantıksız ve aşırı olduğunu bilir. Bulaşma obsesyonu (elinin kirlendiği veya eline bir şey bulaştığı düşüncesi) en yaygın görülen obsesyon türüdür. Kuşku (kapıyı kilitleyip kilitlemediğini düşünme), cinsel (ayıp olarak değerlendirdiği cinsel bazı düşüncelerin aklına gelmesi), saldırganlık (birine zarar verebileceği düşüncesi), dini (günah olduğunu düşündüğü şeylerin aklına gelmesi) obsesyonlar yaygın olarak görülen diğer obsesyon türleridir. Kompulsiyon ise obsesyonlardan kaynaklı sıkıntıyı azaltmak amacıyla obsesyonlara bir tepki olarak ortaya çıkan tekrarlayıcı davranışlar veya zihinsel uğraşılardır. Örneğin kapının kilitli olmasıyla ilgili kuşku obsesyonuna sahip olan kişi kapıyı kontrol etme kompulsif davranışını sergileyerek rahatlar. Temizlik ya da yıkama (elini, vücudunu yıkama), kontrol etme (kapıyı, pencereyi, ocağı vb. kontrol edilmesi), sayma-düzenleme (bazı davranışları belirli sayıda yapması veya aşırı düzenlilik ile ilgili davranışlar) yaygın olan kompulsif davranışlardandır. Kompulsiyonlar, geçici olarak obsesyonların yarattığı kaygıyı azaltmakla birlikte bu davranışların devam etmesine, kişinin çoğu zamanını bu davranışlara ayırmasına ve günlük işlerini yapamamasına neden olabilir.
Birçok kişide benzer davranış ve düşünceler görülebilir. Ancak bunlar kişinin günlük yaşamını etkileyecek, günlük aktivitelerini kısıtlayacak düzeyde değildir. Obsesif Kompulsif Bozukluk’ta ise kişide yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa neden olan, kişinin iş/okul/aile/sosyal yaşam alanlarındaki işlevselliğini olumsuz etkileyen, kişinin zamanının çoğunu meşgul eden obsesyon ve kompulsiyonlar vardır. Örneğin; bir kişinin evden çıkarken pencerelerin kapalı, kapının kilitli olduğundan emin olması güvenlik açısından normaldir, ancak yoldan geri dönüp pencere ve kapıları tekrar tekrar kontrol etmesi dikkat edilmesi gereken bir konudur. Çünkü kişinin zamanını alarak hayatındaki işlevselliğin bozulmasına sebep olabilmektedir.
Her 100 kişiden 2-3’ünde görülebilen Obsesif Kompulsif Bozukluk’un gelişmesinde bazı çalışmalar genetik faktörlerin, kişilik özelliklerinin (mükemmeliyetçi, titiz, ayrıntıcı özellikler), çocukluk çağı travmalarının, stres ve yaşam olaylarının etkisini vurgularken bazı çalışmalar serotonin gibi beyin kimyasallarının işlevselliğindeki bozulmalara vurgu yapmaktadır.
Obsesif Kompulsif Bozukluk’un gelişmesinde etkili olan biyolojik ve çevresel nedenler göz önüne alındığında bozukluğun tedavisinde ilaç ve psikoterapi yöntemleri kullanılmaktadır. Bu nedenle obsesyon ve kompulsiyonların yaşamlarını önemli derecede etkilediğini düşünen bireylerin psikolog veya psikiyatriste başvurarak profesyonel yardım almaları gerekir.
Kaynaklar
Kring, A.M., Johnson, S.L., Davison, G.C. ve Neale, J.M. (2015). Anormal psikolojisi (M. Şahin, Çev. Ed.). Ankara: Nobel. (Orijinal çalışma basım tarihi 1971).