Temel ihtiyaçlarımızdan biri olan beslenme; insanın büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı bir yaşam sürmesi için gerekli olan besinleri yeterli bir miktarda almasıdır. Beslenme olmazsa insan büyüyemez ve sağlıklı yaşayamaz. Gün içinde bazen yemek yeme örüntümüz değişebilir veya öğünleri atlayabiliriz. Ancak sonrasında besin eksikliğimizi tamamlarız. Yeme Bozuklukları’nda ise yemek yeme örüntüsünün aşırı bozulması ve yemek yemenin reddi görülmektedir. Psikolojik, biyolojik ve sosyokültürel değişkenlerin etkili olduğu Yeme Bozuklukları’ndan en çok bilinenleri ise Anoreksiya Nervoza ve Bulimia Nervoza’dır.
Anoreksiya Nervoza: Kilo alma korkusuyla kişi zayıflamak için çeşitli yollar dener. Zayıf olma arzusu ile spor ve diyetle aşırı uğraşma, çok az miktarda yemek yeme, açlığı reddetme davranışları kendini gösterir. Ayrıca kusma, müshil veya idrar söktürücü kullanma ile yediklerini çıkarma davranışı görülebilir. Anoreksiya Nervoza’ya sahip kişilerin beden algılarında bozulma vardır. Ciddi kilo kaybının olmasıyla birlikte beden ağırlığının beklenenin altına düşmesine rağmen kişi kendini kilolu görmektedir. Kilo ve besin kaybına bağlı olarak bu bireylerde depresif belirtilerin yanı sıra birçok fiziksel sorunlar da görülebilmektedir. Böbrek ve sindirim sistemi sorunları, cilt ve tırnaklarda problemler, saç dökülmeleri, düşük kan basıncı ve kalp atım hızı bu sorunlar arasında gösterilebilir.
Bulimia Nervoza: Anoreksiya Nervoza gibi bu bireylerde de kilo alma korkusu yer alır. Ancak temel fark bireylerin kilo düzeylerindedir. Bulimia Nervoza’ya sahip bireylerin kilosu normaldir veya normalin biraz üstündedir. Bu bireylerde tıkanırcasına yeme ve yerken kontrolü kaybetme görülür. Ardından bireyler aldıkları kalorileri kaybetmek için kusma, ishal yapıcı ilaçlar kullanma gibi yediklerini çıkarma davranışlarını sergilerler. Bu bireylerde tıkanırcasına yeme davranışlarından önce depresif, kaygı ve yalnızlık duyguları hakimdir. Tıkanırcasına yeme esnasında birey rahatlar ancak daha sonra kusma davranışını sergilemesiyle suçluluk duygusu yaşar. Bunlara ek olarak birey; mide asidinin ağza gelmesi ile diş çürükleri, mide delinmeleri ve kardiyolojik sorunlar gibi çeşitli fiziksel problemler de yaşayabilir.
Yeme Bozuklukları birçok etkene bağlı olarak gelişebilir. Genetik geçiş tartışmalı olsa da söz konusu olabilir. Beden algısının bozulması gibi bilişsel faktörler; mükemmeliyetçilik, takıntılı ve katı düşünme gibi kişilik özellikleri; işlevsel olmayan aile ilişkileri, erken çocuk yaşantıları gibi psikodinamik faktörler diğer etkenler arasındadır. Ayrıca sosyokültürel faktörlerin de önemli bir etken olduğu söylenebilir. Kültürel olarak zayıflığın çekici olduğu algısı birçok bireyin ailesel ve sosyal baskı altında hissetmesine sebep olabilmektedir. Böylelikle birey beğenilme kaygısıyla yeme düzeninde değişikliğe gider. Beden imgesine yönelik bu kültürel algının yayılmasında medyanın önemli bir yeri olduğu da unutulmamalıdır. Buna bağlı olarak da özellikle kadınlarda daha fazla görülen Yeme Bozuklukları’nın görülme sıklığı günümüzde daha da artmaktadır.
Gün geçtikçe yaygınlaşan bu bozuklukların tedavinde öncelikle kişinin normal yemek yeme örüntüsü geliştirilmesi hedeflenir. Kilo kaybının fazla olmasına ve intihar riskinin olmasına bağlı olarak bazı durumlarda hastaneye yatış gerçekleştirilebilir. Ayrıca bilişsel süreçlerdeki bozulmalar ele alınarak kilo alma korkusunun nedenleri üzerinde durulur. Bazı durumlarda ilaç kullanımı da gerekli olabileceği için tedavi genellikle psikoterapiyle birlikte ilaç kullanımını gerektirir. Bu yüzden siz de kendinizde veya bir yakınınızda Yeme Bozukluk’u olduğunu düşünüyorsanız psikolog veya psikiyatriste başvurarak profesyonel yardım alabilirsiniz.
Kaynaklar
Kring, A.M., Johnson, S.L., Davison, G.C. ve Neale, J.M. (2015). Anormal psikolojisi (M. Şahin, Çev. Ed.). Ankara: Nobel.