Sosyal Kaygı Bozukluğu Nedir?

‘Sunum yaparken şeyler söyleyeceğim; mülakatta kesin saçmalayacağım; sınıfta soru sorarsam sesim titreyecek; insanların içinde yemek yerken komik görüneceğim; rezil olacağım ve bir daha bu grubun önüne çıkamayacağım; iş yerinde arkadaşlarımla moladayken onlarla konuşamam çünkü benim sıkıcı ve tuhaf olduğumu düşünürler...’

Bunlar ve bunlara benzer cümleleri Sosyal Kaygı Bozukluğu’na sahip bireylerde duymak olasıdır. Ancak benzer düşüncelere sahip her birey için Sosyal Kaygı Bozukluğu’na sahip demek yanlış olur.

DSM-5’e (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) göre Sosyal Kaygı Bozukluğu (SKB); kişinin başkalarının olası incelemesine maruz kalacağını düşündüğü sosyal ortamlarda aşırı kaygı ve korku yaşaması olarak tanımlanır. Kişi sosyal ortamlarda utanılacak , küçük düşecek veya rezil olacak şekilde ya da kaygı belirtileri (terleme, ses titremesi, el titremesi, nefes alamama vb.) ortaya çıkacak şekilde davranmaktan korkar. Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen her zaman anksiyete doğurur, bu da duruma bağlı ya da durumsal olarak yatkınlık gösterilen bir panik atağı biçimini alabilir. Kişi, korkusunun aşırı ya da anlamsız olduğunu bilir. Korkulan toplumsal ya da bir eylemin gerçekleştirildiği durumlardan kaçınılır ya da yoğun anksiyete veya sıkıntıyla bunlara katlanılır.

Kişi sorunun sürmesine neden olabilecek kaçınma davranışları (insanlarla iletişime geçmeyeceği meslek seçme, sosyal hayata karışmama, internetten alışveriş yapma vb.) ve güvenlik arama davranışlarında (göz teması kurmama, az konuşma veya hızlı konuşma, yüzünü saçıyla kapatma vb.) bulunur. Bu durum kişinin yaşamdaki işlevselliğini olumsuz etkiler. İşlevselliğin bozulması tanı için önemlidir.

Sosyal etkileşimler (tanışma, bir diyaloğu sürdürme, haklarını savunma, aksi fikir söyleme), bir iş yaparken başkaları tarafından izlenme (yemek yerken, yazı yazarken, odaya girerken), başkalarının önünde performans gösterme/performans anksiyetesi (sunum yapma, rol yapma, sınava girme, müzik aleti çalma); SKB’nin en sık görüldüğü durumlardır.

Genellikle 13-19 yaş arasında başlayan SKB’nin yaşam boyu görülme sıklığı ise %2-13 arasındadır. Bazen kişilerde çocukluk çağında toplumsal ketlenme ya da utangaçlık öyküsü vardır. SKB; özellikle geç çocukluk, erken ergenlik döneminde yaşanılan küçük düşürücü stresli bir olaydan hemen sonra başlayabilir.

SKB’nin ortaya çıkmasında genetik, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkili olduğu göz önüne alındığında; tedavisinde ilaç ve psikoterapi yöntemleri kullanılmaktadır. Bu nedenle benzer sorunlara sahip olduğunu düşünen bireylerin psikolog veya psikiyatriste başvurarak profesyonel yardım almaları gerekir.

 

Kaynaklar

Kring, A.M., Johnson, S.L., Davison, G.C. ve Neale, J.M. (2015). Anormal psikolojisi (M. Şahin, Çev. Ed.). Ankara: Nobel.

 

sosyal-kaygi-bozuklugu-nedir---eskisehir-gordion-psikolojik-danismanlik-merkezi